Metal İşçileri 5 İşletmeye Bağlı 11 Fabrikada Grev Sürecinde



DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası, 4’ü MESS üyesi biri MESS’ten ayrılmış 5 işletmeye bağlı 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşmaya varılmaması üzerine grev kararı aldığını açıkladı. Sendika ilk grevin 4 Aralık tarihinde Hitachi Energy işletmesine bağlı 4 fabrikada 500 işçiyle başlayacağını, diğer işletmelerdeki grev takvimini daha sonra duyuracağını ifade etti. Metal işçileri ücretlerde yüzde 125’lik artış talep ederken MESS ortalama yüzde 36,5 oranında bir artışla sefalet dayatıyor


Birleşik Metal-İş, 2 bin işçiyi kapsayan sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine grev kararı aldı. Metal patronlarının çatı örgütü Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na (MESS) üyesi GE Grid Solutions, Hitachi Energy, Schneider Electric, Arıtaş Kriyojenik ve MESS’ten ayrılan Green Transfo ile DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası arasında 1 Eylül 2024-31 Ağustos 2026 dönemini kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri tıkandı. 9 Ağustos’ta başlayıp 5 ana toplantı biçiminde süren görüşmeler 5 Ekim’de yapılan son görüşmede 38 maddede uyuşmazlık tutanağı düzenlenerek arabulucuya gitti. Arabulucu aşamasında da işçilerin taleplerinin karşılanmaması üzerine grev ve eylem programı açıklandı.

Beş işletmeye ait 11 fabrikada yaklaşık 2 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine alınan grev kararı ilk olarak Hitachi’ye bağlı 4 fabrikada uygulanacak. Diğer iş yerlerine ilişkin grev tarihleri önümüzdeki günlerde açıklanacak.

DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atarsürece ilişkin sendika genel merkezinde yaptığı basın açıklamasında, şunları belirtti:

‘OVP sermaye programıdır’

“Bir yandan iktidarın diğer yandan sermayenin işçi sınıfının hak ve çıkarlarına yönelik saldırıları, hak gaspları bitmek bilmiyor. İktidar, Orta Vadeli Program’da somutlanan hedefleri gerçekleştirmek için bir yandan ücretleri baskılandırıyor öte yandan kıdem tazminatımıza göz dikiyor ve esneklik içeren yeni hukuki düzenlemeleri hedeflediğini açıklıyor. Bu programın sermaye programı olduğunu biliyoruz. OVP kapsamındaki güncel ve önemli tehlike, ücretlerin hedeflenen enflasyona göre artırılmasıdır. Çünkü, bilindiği üzere, önümüzdeki günlerde asgari ücret belirlenecektir; diğer yandan 2025 yılı, kamu işçilerinin de toplu sözleşme yılıdır ve yaklaşık 750 bin kamu işçisi toplu sözleşme sürecine girecektir.
 

“Asgari ücret artışı bile tartışma konusu”

Dolayısıyla, ücretlerin hedeflenen enflasyona göre belirlenmesi güncel ve yakın bir tehlikedir. Hedeflenen ile gerçekleşen enflasyona bakıldığında bu oranların hiçbir dönem birbirini tutmadığını, hedeflenin çok büyük sapmalar gösterdiğini, belirlenen hedefin ilgili yıl içerisinde sürekli revize edildiğini görüyoruz. Nitekim bu yıl Merkez Bankası, yılsonu enflasyon hedefini defalarca revize etmiştir. Öte yandan, gerçekleşen enflasyonun resmi enflasyon olduğu ve halkın hissettiği gerçek enflasyon oranıyla hiçbir ilgisinin olmadığı da bilinmektedir. Asgari ücretin hedeflenen enflasyona göre ya da bunun biraz üzerinde belirlenmesi için ortam hazırlanıyor. Gerçekleşen enflasyonun bile gerçeğin çok altında olduğunun herkes tarafından bilindiği ve kabul edildiği bir dönemde, hedeflenen enflasyon oranında bir asgari ücret artışı bile tartışma konusu edilmeye çalışılıyor.

“Ekmeklerini büyütme mücadelesi veriyor”

Adaletsiz ve ağır vergi yükü altında işçiler, ücretle geçinenler inliyor, aylar ilerledikçe aldığımız ücret artacağına azalıyor. İşçilerin ücret zammı alıp ücretinin düştüğü tek ülke olma özelliğimiz korunuyor. İşçiler düşük ücretlerle, yoksullukla baş etmek için, insanca yaşayacak bir ücret için mücadele ediyor. Metal işçileri, ağır çalışma koşullarında yoksulluk sınırının altında çalışmaya isyan ediyor, ekmeklerini büyütme mücadelesi veriyor. Toplu sözleşmeler ile sömürüyü biraz olsun sınırlandırmaya çalışıyor ve ağır yaşam koşularını iyileştirmek için mücadele ediyor. Giderek yoksullaşan, reel ücret kaybına uğrayan metal işçileri, kendilerine giydirilmek istenilen bu politikaları toplu sözleşmeleri aracılığı ile yırtıp atıyor. Sendikamızın örgütlü olduğu, trafo üreticisi ve MESS üyesi 3 işletme (GE Grid Solutions, Hitachi Energy, Schneider Electric) ve kriyojenik depolama tank işleri yapan 1 işletme (Arıtaş Kriyojenik) ile ilgili olarak MESS ile toplu pazarlık sürecindeyiz.

“Bu süre içinde 5 toplantı yapıldı”

Yine trafo üreten ve kısa bir süre önce MESS üyeliğinden ayrılan Green Transfo da dahil olmak üzere toplam 5 işletmeden yaklaşık 2 bin üyemiz toplu pazarlık sürecindedir.

“Yüzde 125 ücret artışı talep ettik”

Toplu sözleşme teklifimizde yer alan talepleri 5 işletmedeki İşyeri TİS Komiteleri ile yaptığımız toplantılarla belirledik. Bu toplantılar dışında, Başkanlar Kurulumuz ve Genel Yönetim Kurulumuz çeşitli toplantılar yaparak toplu sözleşme teklifine son halini verdi. Toplu sözleşme teklifimiz ana başlıkları ile şöyledir: Ücret zammı olarak ilk 6 aylık dönem için ortalamada yüzde 125 ücret artışı talep ettik. Sosyal haklarımızın çok düşük kalması nedeniyle çeşitli kalemlerde sosyal haklar belirledik. Örneğin, 2560 TL olan Ramazan Bayramı ödemesi için net 15.000 TL, 2815 TL olan Kurban Bayramı ödeneği için net 20.000 TL, 2.788 TL olan izin ödeneği için net 15.000 TL ve aylık net 77 TL olan çocuk parası olarak aylık net 400 TL gibi çeşitli sosyal hak taleplerinde bulunduk. Ayrıca, idari maddeler olarak tanımladığımız, çalışma koşullarını düzenleyen çeşitli maddelerle ilgili taleplerimiz oldu. MESS ile yapılan bir dizi görüşme sonrası gelinen aşamada hiçbir teklifimiz kabul edilmiş değildir.

“İhtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir”

Aksine kazanılmış haklarımızı geriye götüren ve esneklik içeren karşı maddeler teklif edildi. MESS, 22 Kasım 2024 günü sendikamızı toplantıya davet etmiş ve yeni bir ücret zammı teklifi vermiştir. MESS’in ücret zammı teklifi, ücretlere önce yüzde 22 oranında zam yapılması ve ardından da seyyanen/maktu olarak saat ücretlerine 23 TL eklenmesidir. Bu teklif, ortalamada yüzde 36,5 oranına denk gelmektedir. Bir başka deyişle, MESS ortalamada yüzde 36,5 oranında ücret artışı teklif etmiştir. Sosyal haklarda ise birinci yıl için yüzde 60 oranında artış teklif edilmiştir. Gerek ücret zammı gerekse de sosyal haklara yönelik MESS tekliflerinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu teklif, işçilerin talep ve beklentilerinden oldukça uzaktır.

MESS, bu teklifiyle metal işçilerine açlık ve sefaleti reva görmektedir. Sürekli yoksullaşıyoruz. Ardı ardına yapılan zamlar alım gücümüzü alabildiğine düşürdü ve ücretlerimiz eridi. Yoksulluk sınırının altında bir ücretle yaşamaya başladık. İşçilerin bu ücretlerle yaşaması, asgari ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir.

‘İşyerlerinde üretim ve ihracat oldukça iyi durumdadır’

Ücretlerimiz erir, alım gücümüz düşerken bize resmi enflasyon dikkate alınarak ücret zamları öneriliyor. Defalarca belirttik, bize resmi enflasyonla gelmeyin. Resmi enflasyonun bir miktar üzerinde zam teklifleriyle gelmeyin. Bize işçinin kabul edebileceği, konuşup tartışabileceğimiz bir zam teklifiyle gelin, dedik. Ancak, maalesef bu düzeyde bir zam teklifi verilmedi. Memlekette TÜİK tarafından açıklanan enflasyona inanan hiç ama hiç kimse yoktur. İnanılmasını beklemek de zaten mümkün değil. MESS, bize gerçekle ilgisi olmayan bu rakamlarla gelmekten vazgeçmelidir. MESS’in tekliflerinin ve dayatmalarının kabul edilmesi hiçbir biçimde mümkün değildir. Toplu pazarlık sürecinde bulunduğumuz işyerlerinin önemli kısmı trafo sektöründedir. Gerek sektörde gerekse de görüşmelerin sürdüğü işyerlerinde üretim ve ihracat oldukça iyi durumdadır. Halen çeşitli sektörlerde kimi sorunlar yaşanmakta ise de bu sektör giderek gelişmektedir. Trafo sektörü ağırlıklı olarak ihracatçı bir sektördür. Bu nedenle sektörün ihracatına bakmakta yarar vardır.

“Pazarının yaklaşık 2 milyar dolar seviyesinde”

Pandemi ve sonrasında hammadde fiyatlarında yaşanan yükseliş, tedarik zincirinin yön değiştirmesi, bölgemizdeki jeopolitik riskler ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan enerji ihtiyacına yönelik talep artışının da etkisiyle, 2023 yılında temsil ettiği alt sektörler bazında en fazla ihracat “Elektrik, Elektrik Üretim ve Dağıtım Ekipmanları” ürün grubunda gerçekleşmiştir.
Sektör, Türkiye ihracatından aldığı yüzde 6,8’lük pay ile sanayi sektörleri arasında ilk 4 ihracatçı sektör içerisinde yer almıştır. ‘Birkaç yıldır elektromekanik sektöründeki ihracat artışı ülke genelinin oldukça üzerinde gerçekleşmektedir. 2022-2023 yılları arasındaki Türkiye geneli ihracat artış oranı yüzde 0,4 iken, elektromekanik sektöründe bu artış yüzde 15 olarak gerçekleşmiştir.’ Bu açıklama, Elektromekanik Sanayiciler Derneği (EMSAD) Başkanı tarafından yapılmıştır. Elektrik talebi dünya genelinde her yıl artmaya devam ediyor. Bu da ek enerji ekipmanı ihtiyacına bağlı olarak transformatörlere olan talebi artırıyor. Türkiye’de bu sektörün pazarının yaklaşık 2 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.

“Bu sektörde emeğin üretimden aldığı pay ise sürekli azalmaktadır”

Geçen yıl 1 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştiren sektörün, bu yıl da aynı seviyelerde ihracat yapması bekleniyor. Bu sektörde emeğin üretimden aldığı pay ise sürekli azalmaktadır. İşçiler ürettiklerinden gerekli payı, karşılığı alamamaktadır. Sektörde 2016 yılında emeğin toplam üretimden aldığı pay yüzde 14,7, 2019 yılında yüzde 14,4 seviyesindeyken, bu değer 2021 yılında yüzde 7,2 ile son 15 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. 2022-2023 yıllarında yaşanan toparlanmaya rağmen emeğin üretimden aldığı pay, 2009-2021 yıllarındaki değerlerin altında kalmıştır. Bu sektörde emeğin katma değerden aldığı pay da aynı şekilde sürekli azalmaktadır.

Katma değer ile emek maliyetleri arasındaki ilişkiye baktığımızda emek maliyetlerinin miktarının, katma değerdeki artışın çok altında kaldığını görüyoruz. Oransal olarak 2009 yılında yüzde 41,3 olan emeğin katma değeri içindeki payı, 2016 ve 2019 yıllarında yaklaşık yüzde 58’i bulurken, söz konusu değer 2021 yılında 2009 yılının bile altına düşmüştür.

“2021’den bu yana artış oranı yüzde 38”

Dip noktasını ise 2022 yılında yüzde 31,1 ile görmüştür. 2023 yılında yaşanan toparlanma ise yüzde 37,6’da kalmış ve 2009-2020 yıllarının oldukça altında gerçekleşmiştir. Sektörde genel olarak üretimde artış eğilimi görülmektedir. Bu eğilim alt sektörlerde farklılık gösterebilmektedir. TÜİK Sanayi Üretim İstatistikleri üzerinden yaptığımız hesaplamalara göre, genelde sektörde 2019 yılı ortalamasına göre yüzde 44’lük bir artış söz konusu olmuştur. Dünya genelinde enerji ihtiyacına bağlı olarak büyüme potansiyeli yüksek olan elektrik motoru, jenaratör, transformatör ile elektrik kontrol ve dağıtım cihazları imalatında 2019 yılından bu yana üretim artışı yüzde 80’i bulmaktadır. 2021’den bu yana artış oranı yüzde 38 olmuştur. Üretimdeki ve ihracattaki bu artışa rağmen işçilerin ücretleri reel olarak gerilemektedir. İstanbul’da ev kiraları 2 yılda yüzde 180 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 24.700 TL’dir. Gebze’de ev kiraları 2 yılda yüzde 162 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 27.368 TL’dir.

“İhtiyaçlarımızı karşılamak mümkün değildir”

İzmir’de ev kiraları 2 yılda yüzde 251 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 21.800 TL’dir. Bandırma’da ev kiraları 2 yılda yüzde 351 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 18.000 TL’dir. Bu il ve ilçeler, toplu sözleşme görüşmelerinin sürdüğü fabrikaların bulunduğu il ve ilçelerdir. MESS üyesi 4 işlemedeki ortalama ücret, ikramiye dahil, yüzde 27’lik vergi dilimi esas alındığında 29.220 TL’dir. Dolayısıyla, işçilerin aldıkları ücret neredeyse sadece kirayı karşılamaya yetmektedir. MESS’in teklifi ile ortalama bir metal işçisinin ikramiye dahil ücreti 37.897 TL olmaktadır. Yoksulluk sınırı dört kişilik bir aile için 72.156 TL ve açlık sınırı dört kişilik bir aile için 20.680 TL olmuştur. MESS’in teklif ettiği ücretlerle yaşamak, en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak mümkün değildir. Siyasal iktidarın ve uluslararası sermayenin dayatmaya çalıştığı hedeflenen enflasyon üzerinden ücret zammı yapılması tartışmasında, sefalet ücretini kabul etmeme mücadelemiz, yalnızca birkaç bin metal işçisinin mücadelesi olarak değerlendirilemez.

“Artık bekleyecek zaman kalmamıştır”

Bugün, insanca yaşayacak ücret mücadelesi, metal işçilerinin mücadelesini aşan sonuçlar yaratma potansiyeli taşımaktadır ve gerek asgari ücret gerekse de kamu sözleşmelerinin gündemde olduğu bu dönemde aynı zamanda politik bir mücadeledir. İnsanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları, tüm işçilerin ve bütün metal işçilerinin en temel hakkıdır ve bunun için mücadele etmekten geri durmayacağız. Bu temelde, mücadelemiz bugünden itibaren yeni bir evreye taşınacaktır. Genel Yönetim Kurulumuz, fabrikaların bağlı bulunduğu şubelerimizin başkanları ile gelinen aşamayı değerlendirmiş ve önümüzdeki döneme yönelik yeni mücadele kararları almıştır. Bu kapsamda, bir taraftan üretimden gelen gücün kullanılması kararı diğer taraftan da grev uygulama kararı alınmıştır. Artık bekleyecek zaman kalmamıştır. Şimdi grev zamanıdır!

“Metal işçisi kazanacak, biz kazanacağız!”

İlk olarak Hitachi Energy işletmesine bağlı 4 fabrikada 500 üyemizle birlikte 4 Aralık günü grevimizi başlatıyoruz. Diğer işletmelerde de kademeli olarak greve çıkacağız. Toplu sözleşme kapsamındaki diğer 4 işletmenin grev tarihlerini önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Ayrıca, tüm fabrikalarda cuma günleri yaptığımız yürüyüşleri etkili biçimde sürdüreceğiz. Bunun yanında, bu kapsamdaki 5 işletme için, greve çıkacak fabrikaların dışındaki fabrikalarda da çarşamba günleri üretimden gelen gücümüzü kullanmaya başlayacağız. Grev hakkımıza ve meşru mücadelemize karşı bir saldırıyla karşı karşıya kalırsak, MESS üyesi diğer işyerlerinde de dayanışma eylemlerimizi sergileyeceğimizin bilinmesini isteriz. Haklı taleplerimizi her koşulda sonuna kadar savunacağız. Haklarımızı almak için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Metal işçilerinin yolu açık olsun! Metal işçisi kazanırsa herkes kazanır. Metal işçisinin kazanımı tüm işçi sınıfının kazanımı olacaktır. Metal işçisi kazanacak, biz kazanacağız!”

Ayrıca Kontrol Et

Özgür Ülke’yi de Susturamadılar Özgür Basını da!

Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalanmasının 30. yılında İstanbul Kadırga’da bir basın açıklaması yapıldı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller’in “bertaraf edin” direktifiyle TNT kalıpları kullanılarak bombalanan Özgür Gündem saldırısı sırasında dağıtımcı Ersin Yıldız hayatını kaybetmiş, yirmi bir çalışan da yaralanmıştı.