Tanzim Pazarları krizin fotoğrafıdır!



“Gıda olmasa enflasyon da olmaz” anlamına gelen sözler sarfedenler krizi arkasına gizleyebileceklerini sandıkları Tanzim Pazarlarının ilklerini, İstanbul ve Ankara’dan bugün başlattılar


Tayyip Erdoğan’ın damadı olmanın yanısıra, Hazine ve Maliye Bakanı ve Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanı da olan Berat Albayrak, ekonomik kriz konusundaki “yok derseniz olmaz” anlayışıyla “Gıda tarafının hiçbir negatif ve pozitif etkisi olmasa, Aralık ile aynı gerçekleşse, Ocak ayı gıda enflasyonu 6,5 değil de sıfır gerçekleşse, enflasyon ne olacaktı biliyor musunuz? Eksi 0,43 olacaktı. Yıllıkta 18,85 yapıyor” demişti. Ekonomik krizin binlerce iflas, işçi kıyımları, hayat pahalılığıyla bar bar bağırdığı bu koşullarda özet olarak “gıda olmasa enflasyon da olmaz” diyen Albayrak, o konuşmasında sebze fiyatlarındaki astronomik yükselişi düşürmenin formülünü bulduklarını da müjdelemiş, belediyeler eliyle organize edilecek Tanzim Pazarlarını hayata geçireceklerini belirtmişti.

Gıda fiyatlarındaki yükselişten komisyoncuları ve market sahiplerini sorumlu tutan Albayrak ve mevcut siyasi iktidarın bu projesi bugün Ankara ve İstanbul’da kurulan mobil Tanzim Pazarlarıyla hayata geçirildi.

Köylüye verilen tüm destekleri ortadan kaldıran, başını alıp giden girdi fiyatları konusunda (uluslararası tekeller, döviz kurları etkisiyle!) kılını kıpırdatmayan Erdoğan ve eş-dost-akraba çevresinin bileşimi olan siyasi iktidarın bu aklı, havaların ısınmasına ve sebze üretiminin artmasına, dolayısıyla fiyatların otomatik olarak aşağı çekilmesine ramak kala bula bula bu formülü buldu.

Daha önce gıda ürünlerini belediyeler eliyle doğrudan üreticiden alıp, pazarlamanın kimi yöntem- biçimlerini bizzat kendi belediyecilikleri döneminde tasfiye edenlerin şimdi yepyeni ve kendilerine ait bir formül bulmuşlar gibi ortaya çıkıp, “biz yaparız evelallah” demeleri bu kültür açısından şaşırtıcı değil elbette. Her zamanki pişkinlikle yapıyorlar bunu da. Hatta daha ileri giderek, bu yaklaşımın diğer alanlarda da hayata geçirileceğini müjdeliyorlar. Erdoğan bugün çıkıp temizlik ürünleri için de aynı şeyi yapacaklarını söyledi mesela. Anlayacağımız birer şirket olan belediyeler bu niteliklerini geliştirip, pekiştirecekler. Bundan sonra kendilerini bir de komisyoncuların yerine tahkim edecekler, bu alanda tekelleşecekler.

Bu yaklaşımla şimdilik belli bir yanılsama yaratabilecekleri malum. Bu yanılsamanın arkasına köylünün desteklenmesi, girdi fiyatlarının düşürülmesi, köylünün bu ihtiyaçlarının komisyoncular eliyle karşılanması gerçeğini perdelemek istiyorlar. Bu konuda bazı adımlar atacaklarının lafzını bile etmiyorlar.

Milyonlarca emekçinin sebze ihtiyacının kentlerin belli başlı merkezlerine kurulan bu mobil pazarlarla karşılanmasının mümkün olmadığı gerçeğini saklayamasalar da emekçilerde enflasyon konusunda ciddi bir bilinç çarpılması yaratmayı başarmış oluyorlar. En azından belli kesimlerin tepkisini gerçekten de sorunun komisyoncular ve diğer aracılarda olduğu yaklaşımıyla kendilerinden uzaklaştırmış oluyorlar.

Tüm bunlara rağmen İstanbul’un 50, Ankara’nın ise 15 noktasında açılan ve upuzun kuyruklara neden olan bu pazarların varlığı ve oluşan o kuyruklar bile krizin boyutlarının görülmesi açısından çarpıcı birer fotoğraf olmaktan kurtulamıyor.

Tanzim Pazarları önündeki kuyruklar bugünkü Türkiye’nin çarpıcı bir tablosudur!

Ayrıca Kontrol Et

Düzensiz Göçmenler, Göç ve İltica Anlaşması’nın Onaylanması*

"Göç paktı”, Avrupa'ya düzensiz göçlerin sayısını azaltmaya yönelik. 2023'te, yaklaşık 380 bin kişi kaçak yollardan Avrupa sınırlarını geçti. Bu rakam bir milyondan fazla insanın geldiği 2015'teki Suriyeli mülteci krizinden bu yana en yüksek sayıyı oluşturuyor.