Altındağ Belediye İşçilerinin Direnişi Üzerine



Altındağ Belediye işçilerinin 4 gün süren eylemi çok özgün bir direnişti


Zehra Çaldağ

Bugüne kadar birçok belediyede zaman zaman birçok eylem, açıklama ve direnişler oldu. Ama Altındağ Belediyesi işçilerinin herhangi bir direniş ya da açıklama yaptığını duymamıştık. Çünkü Altındağ herkesin gözünde hem AKP’nin kalesi hem yoğun milliyetçi ve koyu muhafazakâr bir yapının hakim olduğu yegâne bölgelerden biri, bir diğeri ise Keçiören bölgesi ve Sincan…

Altındağ Belediyesi işçilerinin direnişinin özgünlüğü şurada yatıyor. Bizim anladığımız anlamda bir sınıf bilinci çok hakim değil; devrim, sosyalizmi pek fazla bildikleri söylenemez. Ama bütünün çıkarı için tek vücut olabilme hali -onların diliyle “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için”-, bir kişiyi bile ezdirmeme bilinci, çürümüş sendikacılara karşı tutum alabilme hali, patronları olan belediye başkanlarıyla üyesi oldukları sendikalarının işbirliği içinde olduklarını görebilme ve teşhir etme bilinci gelişmiş durumda.

Altındağ Belediye işçilerinin direnişlerine göz atalım. 

Altındağ Belediye işçileri ilk eylemlerini ‘Ek Protokol’ için yapmışlardı. Yine bütün belediye işçileri tek vücut olmuş, gece gündüz iki gün sürmüştü direnişleri ve kazanımla sonuçlanmıştı. Ayrıca işbirlikçi sendikaları bu direnişi mecburen sahiplenmek zorunda kaldı ve Ek protokol sözleşmesini imzaladı. 

Ek protokol tartışmaları diğer belediye işçileri arasında devam ederken örneğin Yenimahalle, Çankaya hatta Keçiören Belediyesi işçileri konuyu kendi aralarında konuşurlarken Altındağ Belediye işçileri Ek Protokol için direniş fitilini tutuşturmuşlardı. Hatta Yenimahalle işçilerinden biri daha sonra şunları söylemişti. “Daha biz konuyu kendi aramızda tartışırken ne zaman başlayacağımız konusunda netleşememiştik. Birden hiç beklemediğimiz Altındağ Belediye İşçileri direnişe başlayınca hem çok şaşırdık hem çok sevindik hem de direnişe başlama zamanını bir an önce belirlememize ve başlamamıza da etken oldu”.

Ardından Yenimahalle ve Çankaya Belediyesi işçileri ek protokol eylemi yaparak Ek protokol imzalanmasını sağladılar. Bu arada ilk defa Keçiören Belediyesi işçileri de ek protokol için eyleme başladılar. Ancak birkaç saat sonra direnişi sonlandırdıklarını ve iki işçinin işten çıkarıldığını öğrendik ama gerisi meçhul kaldı…

Altındağ işçilerinin direnişlerine dönecek olursak ikinci direnişleri Ek Protokol ile geriye dönük ödemelerin yapılmasına dönüktü. 13 Mart’ta yine iki gün süren direnişle bir hafta ara ile yatırılmasını sağlayıp kazanımla sonuçlandırmışlardı. 

Altındağ Belediyesi işçileri, Toplu İş Sözleşmesi’nden (TİS) doğan geriye dönük alacaklarının bir yılı aşkın süredir ödenmemesine karşı 13 Mart’ta belediye önünde eylem başlatmıştı. İşçiler hem dönemin AKP’li Belediye Başkanı Asım Balcı’yı hem de HAK İŞ’e bağlı Hizmet-İş Sendikası’nı protesto etmişti. İşçilerin iki gün süren direnişi sonucunda ücretleri yatırılmıştı

Altındağ Belediye işçileri üyesi oldukları Hizmet-İş Sendikasını sadece direniş alanında protesto etmekle kalmadılar, sendika binasının önüne topluca gidip protestolarını orada yaptılar.

Son eylemleri 31 Mart seçimlerinde yeni seçilen Belediye başkanı Küçük Tayyip’in – Veysel Tiryaki- ek protokol zammını gasp etmesine karşı 3 gün kararlılıkla devam etti. Dördüncü gün direnişi kırma girişimleri ve devlet-belediye-sendika işbirliğiyle kolluk güçleri direnişteki işçileri ‘yasal olmayan grev yasaktır’ diyerek alandan çıkardı.

Ankara devrimci demokratik kitle örgütleri bu sürecin izleyicisi oldu. Diğer belediyelerde çalışan işçiler hem seçim ile estirilmeye çalışılan bahar havasına hem de sözde bayram havasına girmişlerdi, aileleriyle birlikteydiler, dolayısıyla izleyici oldular.

Üç gün boyunca hiç fire vermeden direnişte tek vücut olan Altındağ Belediyesi işçileri bu anlamda yalnız bırakıldılar. Bundan da anlaşıldığı üzere hiçbir kesimin -hele ki yüzü sınıftan yana olanlar- herhangi bir eyleme ya da başkaldırıya hazır olmadığı ortaya çıkıyor. Acı, çünkü ne zaman hazır olunacağı da ayrı bir soru tabii ki…

Direniş sürecinin başka acı tarafları da var. Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Altındağ Belediyesi işçilerin iki gün süren direnişleri sayesinde ek protokol sözleşmesiyle kazandıkları ücret zammını gözünü kırpmadan gasp etti. Buna karşı başlatılan direnişte grev kırıcılığına soyundu. Grev kırıcılığına Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Keçiören, Mamak Belediyeleri halk sağlığı bahanesiyle çekinmeden ortak oldular. Altındağ Belediyesi 70 işçiyi mesaj yoluyla işten çıkardı. Direnişin dördüncü günü baştan beri alanın etrafında konumlandırılmış olan polisi harekete geçirip alanı boşaltmak ve direnişçilerin üzerindeki baskıyı devlet gücüyle birleştirmek için Ankara Valiliği eliyle işçileri direniş alanından uzaklaştırdı. Direnişteki işçilerin onurunu kırmaya yönelikti esas itibariyle bu yapılanlar.  

Gerçek olan şu ki, Altındağ Belediyesi işçileri çok onurlu ve haklı bir mücadele verdiler. Devrimciler, işçiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar onları sınıf düşmanları karşısında yalnız bıraktı. Bu nedenle -en hafif deyimle- gerçekten utanmalıyız! 

Ne yapmalı? 

1- Öncelikle Altındağ Belediyesi işçilerine direnişin haklı gururunu teslim etmeliyiz. Bu kadar kamuoyu oluşturup seslerini duyurdularsa bu, direnişteki işçilerin bütünün çıkarını gözeterek dik durdukları, birbirlerine sahip çıktıkları ve sınıfın onurunu yere düşürmedikleri, çürümüş işbirlikçi sendikal anlayışı sorgulayıp teşhir ettikleri içindir.  

2- Önümüzdeki süreçlerde daha fazla işçi direnişine tanık olacağımız bugünden ve geçmişten bellidir. Bugünden işçi direnişlerine yaklaşımımızın ne olacağını, nasıl olacağını öngörebilmeliyiz. Yoksa Altındağ Belediyesi işçilerinin direnişinde olduğu gibi sol, sosyalist olanların sınıfa dair durmaksızın konuşup sınıftan uzak kaldığı süreçleri daha çok yaşarız. 

3- İşçiler, emekçiler, hak gaspına maruz bırakılanlar, sefalete itilenler kendilerine düşeni yaparken sistemin bu hak arayışlarına, işçi direnişlerine tutumunun ne olacağını üç aşağı-beş yukarı biliyoruz. O zaman sınıf mücadelesinde kendimize biçtiğimiz sorumlulukla hareket etmekte geç kalmamalıyız. 

4- İçinde yaşadığımız koşullarda direnişlerin kazanabilmesi için tek başına bazen direnişlerin kararlı devam etmesinin yetmediğini Yemeksepeti direnişinde, Migros direnişinde ya da başka direnişlerde gördük, yaşadık. Dolayısıyla direnişlerle dayanışmayı örmenin yollarını ortak akılla bulmak ve direnişle dayanışmayı büyütmenin sınıf mücadelesinin vazgeçilmezi olduğunu pratikte de göstermeliyiz ki direnişler kazanımla sonuçlanıp sınıf mücadelesini bir adım ileri taşısın. 

5- Hangi sektörde olursa olsun aynı sektör işçileri direnişteki sınıf kardeşlerini yalnız bırakmamalı. Mesela Altındağ Belediye işçilerinin direnişine neden Yenimahalle Belediye emekçilerinden ya da Çankaya Belediye emekçilerinden dayanışma ziyaretleri olmadı. Bunu kendilerinin de sorgulaması gerekiyor. 

Ayrıca Kontrol Et

Doğanın Talanına Karşı Mücadele Sürüyor

Çevre ve sağlık sorunlarının artık aşılamaz duruma gelmesi üzerine Hakkâri’nin Kavaklı Köyü halkı maden çalışmalarının durdurulması için direnişe geçmişti. Maden alanında nöbet tutan köylülerin direnişi 13. gününde